İmam Hamaney Kasım Süleymani'nin Şehadetinin 5. Yıldönümünde Konuştu | Tam Metin / Foto Galeri

İmam Hamaney, Şehit Kasım Süleymani'nin şehadetinin 5. yıldönümünde konuştu. Geçen yıl Şehit Süleymani’nin türbesine düzenlenen terör saldırısında şehit olanların anısı da yad edildi. Programda Şehit Süleymani’nin ailesi ve Lübnan’dan katılan bazı kişiler de yer aldı. Şehit Süleymani hakkında bilinmeyen pek çok konuya değinen İmam, Şehit'in tanınması için yoğun çaba sarfedilmesi gerektiğine dikkat çekti.


"Recep Ayı, Dua ve İbadet İçin Büyük Bir Fırsattır"

İmam Hamaney, Recep ayının dua ve ibadet için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, “Recep, kalpleri ve ruhları Allah’ın rahmetine yönlendirecek bir aydır. Bu dönemi ibadetle değerlendirerek, Allah’tan sağlık, başarı ve yardım dilemeliyiz” dedi.

"Allah, izzetin kendi elinde olduğunu gösterdi"

Velayet Rehberi, Şehit General Kasım Süleymani’nin İslam dünyasında kazandığı itibarı ve Allah’ın izzet verdiği kullarını nasıl onurlandırdığını vurguladı.

İmam, Şehit Süleymani'nin mezarını ziyaret etmek için insanların uzak mesafeler kat ettiğini belirterek, “Bu, izzetin Allah’tan olduğunu gösteriyor. İnsanlar farklı ülkelerden ve uzak bölgelerden kalkıp, onun kabrini ziyaret etmek ve dua etmek için geliyorlar. Bu izzet değil de nedir? Allah, kendi rızası için çalışanlara bu şekilde cevap verir” dedi.

Konuşmasında Kur'an-ı Kerim'den ayetlere de atıfta bulunan İmam Hamaney, izzetin yalnızca Allah’a ait olduğunu ifade ederek, “Bazı insanlar izzet arayışında yanlış yollara sapıyorlar. Oysa Kur’an-ı Kerim şöyle diyor: 'İzzet tümüyle Allah’a aittir.' (Nisâ: 139) Ayrıca Fâtır Suresi’nde de 'Kim izzet arıyorsa bilsin ki, izzet bütünüyle Allah’a aittir.' (Fâtır: 10) buyuruluyor. Bu gerçeği anlamalı ve hayatımıza dâhil etmeliyiz” diye konuştu.

Son olarak, izzet arayışında olanların kaynağı doğru belirlemesi gerektiğini vurgulayan İmam Hamaney, “Eğer izzet istiyorsak, onun kaynağı Allah’tır. Samimi bir şekilde Allah için çalıştığımızda, izzeti O bize bahşeder” ifadelerini kullandı.

“O cesaret ve fedakarlığın simgesiydi”

Velayet Rehberi, Şehit General Kasım Süleymani’nin kişisel özelliklerini, bölgedeki etkisini ve cesaretini vurgulayarak Şehit Süleymani’nin rolünü anlamanın, gelecekteki nesillere rehberlik etmesi açısından kritik olduğunu belirtti.

İmam Hamaney, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Şehit Süleymani hakkında pek çok şey söylendi, kitaplar yazıldı, sanatsal eserler üretildi. Ben de defalarca onunla ilgili görüşlerimi paylaştım. Ancak bugün, ondan öğrenmemiz ve aynı yolda yürümemiz için bazı noktaları paylaşmak istiyorum.”

İmam Hamaney, Şehit Süleymani’nin ABD’nin Afganistan ve Irak’ı işgaliyle başlayan bölgesel tehditlere karşı ilk günden sahaya indiğini vurgulayarak, “2000’lerin başında Amerika’nın bölgemizdeki askeri saldırganlıkları başladığında, Şehit Süleymani tereddüt etmeden sahaya indi. Ne düşmanın gücünden korktu ne de kendi güvenliği konusunda endişelendi. ABD’nin asıl hedefi İran’ı kuşatmaktı; Afganistan’dan doğudan, Irak’tan batıdan bir kıskaca almak istiyorlardı. Ancak bu plan, Süleymani gibi şahsiyetlerin fedakarlığıyla bozuldu” dedi.


İmam Hamaney, Şehit Süleymani’nin bölgedeki mücadelelerde eşsiz bir role sahip olduğunu belirterek, onun cesaretini ve stratejik zekasını övdü:

“Bu asil ve dürüst adamın bu cihattaki rolü benzersizdir. Süleymani’nin yaptıklarını ve bu süreçteki detayları kayda geçirememiş olmak üzücü bir eksikliktir. Elbette pek çok bilgiye sahibiz, ancak bunların belgelere dönüşmesi, ülkemizin siyasi mirasının bir parçası olması gerekiyor. Bu kayıtlar, gelecekteki nesillerin onun fedakarlıklarını anlaması açısından hayati öneme sahiptir.”

İmam ayrıca Şehit Süleymani’nin örnek alınması gereken bir şahsiyet olduğunu vurgulayarak, onun hatırasını yaşatmanın önemine dikkat çekti.

"Şehit Süleymani, Irak'ın bağımsızlığı için kilit bir rol oynadı"

İmam Hamaney, Şehit Süleymani’nin Amerikan işgaline karşı ilk günden harekete geçtiğini şu sözlerle ifade etti:

“Amerikan güçleri Necef, Kerbela, Kazımiye ve Bağdat gibi şehirlere saldırdığında, Necef’te Emirü’l-Müminin’in kutsal türbesinde toplanmış silahsız ve savunmasız bir grup genç vardı. Süleymani, burada bir sorumluluk hissetti ve hemen onlarla iletişim kurarak yardım etmeye başladı. Onları hem maddi hem de manevi destekle kurtardı.”


Velayet Rehberi, Amerikan işgalinin asıl amacının Irak’ı kontrol altına almak olduğunu vurgulayarak, bu süreçte Şehit Süleymani’nin eşsiz bir direnç gösterdiğini belirtti:

“Amerikalılar Saddam Hüseyin’i devirmek için gelmemişti, onu devirip kendileri onun yerine geçmek istiyorlardı. İlk olarak bir askeri yöneticiyi Irak’a atadılar, ardından bu durumun tepki toplamasıyla onu geri çekip Paul Bremer adlı siyasi bir figürü görevlendirdiler. Ancak bu süreçte Irak’ın kendi halkı tarafından yönetilmesini sağlayan, bu işgal düzenini bozan kişi Şehit Süleymani oldu.”

İmam Hamaney, Şehit Süleymani’nin Irak’ta yürüttüğü “karma savaşı” detaylandırarak onun stratejik zekasına dikkat çekti:

“Şehit Süleymani, sadece askeri mücadeleyle kalmadı; kültürel, siyasi ve propagandaya dayalı bir savaş yürüttü. Bu çok boyutlu mücadele, Irak halkının kendi liderlerini seçebileceği bağımsız bir süreç başlattı. Bu, onun tarihsel önemdeki başarılarından biriydi.”

İmam Hamaney, Şehit Süleymani’nin bölgedeki fedakarlıklarını anlamanın, bugünkü ve gelecekteki nesiller için bir ilham kaynağı olacağını ifade etti.


"Şehit Süleymani, IŞİD'e karşı bölgenin kaderini değiştirdi"

Velayet Rehberi, Şehit General Kasım Süleymani’nin IŞİD terör örgütüne karşı verdiği mücadeledeki kilit rolünü anma programında dile getirdi. Şehit Süleymani'nin, bölgenin güvenliğini sağlamadaki stratejik ve fedakarca girişimlerinin önemine dikkat çekti.

İmam Hamaney, IŞİD'in ortaya çıkışını ve arkasındaki güçleri şu ifadelerle açıkladı:

“Amerikalılar, Irak ve bölgedeki doğrudan müdahalelerinin maliyetli olduğunu fark ettikten sonra IŞİD'in yarattılar. Bu artık kendi yetkilileri tarafından da itiraf edilen bir gerçektir. Ancak bu tehdit karşısında ilk harekete geçen ve IŞİD'e karşı duran yine Şehit Süleymani oldu.”


"O Olmadan Başarı Mümkün Olmazdı"

Şehit Süleymani’nin yalnızca askeri liderlik yapmadığını, aynı zamanda gençleri organize ettiğini belirten İmam, şu sözleri ekledi:

“Iraklı gençler bu mücadelede gerçekten parladı, olağanüstü cesaret ve fedakarlık gösterdi. Ancak Süleymani'nin rolü hayatiydi. O olmadan bu başarı mümkün olmazdı. Bölgenin kaderini belirleyen bu kritik olayda, Süleymani cesareti, gücü ve stratejik zekasıyla sahaya indi ve canını ortaya koydu.”

Veyaet Rehberi, IŞİD'e karşı verilen mücadelenin zorluklarına değinerek, Şehit Süleymani’nin olağanüstü liderliğinin sadece Irak değil, tüm bölge için ne denli önemli olduğunu şu sözlerle ifade etti:

“Bu birkaç yıl içinde, özellikle IŞİD'e karşı verilen mücadelede olağanüstü olaylar yaşandı. Şehit Süleymani, bölgenin hayat-memat meselesi olan bu süreçte benzersiz bir kararlılık ve yaratıcılık gösterdi.”

İmam Hamaney, Şehit Süleymani’nin bölgedeki direnişi organize eden ve sonuç alan liderliğinin gelecek nesiller için bir rehber olacağını vurguladı.


"Şehit Süleymani, Direniş Cephesini Canlandırarak Bölgeyi Savundu"

İmam Hamaney, Şehit General Kasım Süleymani’nin Direniş Cephesi'nin yeniden inşasındaki rolünü vurgulayarak, onun stratejik yaklaşımını her ülkenin kendi gençlerinden ve potansiyelinden en iyi şekilde yararlanma olarak tanımladı.

Velayet Rehberi, Şehit Süleymani'nin farklı ülkelerdeki mücadele stratejisini şu sözlerle açıkladı:

“Şehit Süleymani'nin her zaman uyguladığı strateji, Direniş Cephesi'ni canlandırmak ve harekete geçirmekti. Bu da her ülkenin kendi milli gençlerini örgütlemek, eğitmek ve sahaya sürmekle mümkün oldu. Irak'ta bir tür, Suriye'de başka bir tür, Lübnan’da farklı bir tür yaklaşım sergileyerek o ülkelerin kendi halklarının potansiyelini ortaya çıkardı.”


Irak örneğine değinen İmam, bu stratejinin somut sonuçlarını şöyle dile getirdi:

“IŞİD tehdidine karşı Irak’ta merceiyetin verdiği fetvayla binlerce genç mücadeleye katılmak üzere sahaya indi. Ancak bu gençlerin eğitim, organizasyon ve silah olmadan ne yapabilecekleri belirsizdi. İşte tam bu noktada Şehit Süleymani devreye girdi. Kendi arkadaşları ve özellikle Şehit Ebu Mehdi el-Mühendis gibi değerli isimlerin iş birliğiyle bu gençleri organize etti, kısa süreli eğitimler verdi ve onları etkili bir direniş gücü haline getirdi.”

İmam Hamaney, bu yaklaşımın bir ders niteliğinde olduğunu belirterek, Şehit Süleymani’nin mevcut potansiyelleri büyük işler için değerlendirme konusundaki ustalığını övdü:

“Şehit Süleymani, mevcut kapasiteleri doğru şekilde kullanmayı bilen ve bunu gerçekleştirmek için büyük bir azim gösteren bir liderdi. Bu başarı, onun Direniş Cephesi'ndeki en belirgin özelliklerinden biriydi.”

İmam, bu stratejinin yalnızca o dönemin şartları için değil, gelecek nesillerin de öğrenmesi gereken bir rehber olduğunu ifade etti.


"Şehit Süleymani, Kutsal Mekânların Savunmasını Esas Aldı"

Velayet Rehberi, Şehit Kasım Süleymani’nin mücadele stratejisinde kutsal mekânların savunmasının temel bir ilke olduğunu belirtti. İmam, Şehit Süleymani’nin sadece fiziksel sınırları değil, İslam dünyasının manevi değerlerini de korumak için büyük bir azimle çalıştığını şöyle vurguladı:

“Şehit Süleymani’nin mücadelesindeki en önemli unsurlardan biri, kutsal mekânların savunulmasıydı. Irak’taki kutsal mekânlar, Şam’daki Zeynebiyye, İmam Ali’nin sahabelerinin türbeleri, Mescid-i Aksa gibi İslam âleminin mukaddes mekânları onun için savunulması gereken değerlerdi. Hatta İran’ı da bir harem olarak görür ve bu toprakların savunulmasını kutsal bir görev sayardı.”


Şehit Süleymani’nin bu yaklaşımının İslam dünyasında geniş yankı bulduğunu belirten İmam, şu örneği paylaştı:

“Filistinli bir lider, burada yaptığı konuşmada Şehit Süleymani’yi ‘Kudüs Şehidi’ olarak nitelendirdi. Bu tanımlama, Şehit Süleymani’nin İslam dünyasının ortak değerlerine olan bağlılığının ve Mescid-i Aksa gibi sembolleri koruma konusundaki kararlılığının bir göstergesidir.”

Velayet Rehberi, Şehit Süleymani’nin savunma mantığının önemine de dikkat çekti:

“Bu kutsal mekânların savunulması mantığı, yalnızca bir coğrafya ile sınırlı değil, tüm İslam âlemini kapsayan bir bilinçtir. Bu, onun mücadelesinin hem manevi hem de stratejik boyutunu ortaya koyuyor.”

İmam, Şehit Süleymani’nin bu yaklaşımlarının İslam ümmeti için bir örnek teşkil ettiğini belirterek, onun savunduğu değerlere bağlı kalmanın gerekliliğini vurguladı.


"Şehit Süleymani'nin Bakışı Yerel Değil, Küreseldi"

Velayet Rehberi, Şehit Kasım Süleymani’nin ülke meselelerine yaklaşımının dar bir perspektiften ziyade, küresel ve stratejik bir bakış açısına sahip olduğunu vurguladı. İmam, Şehit Süleymani’nin uluslararası olayların ülke üzerindeki etkilerini dikkate alarak hareket ettiğini ifade etti.

İmam Hamaney konuşmasında şu sözlere yer verdi:

“Şehit Süleymani’nin bakış açısı, ülke meselelerine sınırlı bir çerçevede değil, küresel ve bölgesel bir perspektifteydi. Her önemli olayın, yalnızca bölgede değil, dünyada meydana gelen gelişmelerin bile ülkemize bir yansıması olduğuna inanırdı. Bu anlayışla, olayları değerlendirir, tehlikeyi sınırlarımızın ötesinde fark eder ve buna göre tedbir alırdı.”


İmam Hamaney, Şehit Süleymani’nin bu yaklaşımını İslami öğretilerle ilişkilendirerek şöyle devam etti:

“Bu, İslam’ın öğrettiği bir bakıştır: İnsan, tehlikeyi önceden fark etmeli ve tedbirini almalıdır. İmam Ali’nin şu sözlerini hatırlayalım: ‘Düşmanın ninnisiyle uyuyamam.’ Süleymani de bu anlayışla hareket ederdi; tehlikeyi uzaklardan sezer, etkilerini değerlendirir ve harekete geçerdi.”

Şehit Süleymani’nin, özellikle dış tehditlere karşı aldığı tedbirlerin ülke savunmasına büyük katkı sağladığını belirten İmam Hamaney, sözlerini şöyle tamamladı:

“Onun bu ileri görüşlülüğü ve sorumluluk bilinci, yalnızca bir komutan değil, aynı zamanda bir stratejist olduğunu da göstermektedir. Bu özellikler, onun mücadele azminin ve İslam ümmetine olan bağlılığının en önemli göstergelerindendir.”


"Şehit Süleymani Bir Birey Değil, Bir Mektebin Temsilcisiydi"

İmam Hamaney, Şehit Kasım Süleymani’yi yalnızca bir birey olarak değil, bir mektebin, yani İslam ve Kur'an mektebinin taşıyıcısı olarak nitelendirdi. İmam, Şehit Süleymani’nin bu özelliğiyle bir şahsiyetten öte, bir idealin ve bir yolun temsilcisi olduğunu vurguladı.

İmam Hamaney konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Şehit Süleymani’nin sahip olduğu özellikler, yalnızca onun bir birey olarak şahsiyetiyle sınırlı değildir. O, bir mektebin üyesi, bir hedefe doğru ilerleyen bir yolcuydu. Biz buna ‘Süleymani Mektebi’ diyoruz ki bu aslında İslam’ın ve Kur'an’ın mektebidir. Süleymani, bu mektebin ilkelerine derin bir bağlılık göstermiş ve bu yolda yürümüştür.”


Şehit Süleymani’nin, bu bağlılık ve eylemleriyle bir merkez, bir mihrap ve bir örnek şahsiyet haline geldiğini belirten İmam, şu vurguyu yaptı:

“Eğer biz de aynı imana, aynı salih amellere sahip olur ve aynı yolda yürürsek, biz de Süleymani olabiliriz. Bu, yalnızca Süleymani’ye özgü bir özellik değil; bu yolda ilerleyen herkes, aynı ilahi lütuflara nail olabilir.”

İmam Hamaney, Şehit Süleymani’nin yaşamını, İslam mektebinin bir pratiği ve mücadelesi olarak değerlendirerek, bu anlayışın tüm Müslümanlar için bir rehber niteliğinde olduğunu ifade etti.


"Harem Savunması İçin Akıtılan Kanlar Asla Zayi Olmadı"

Velayet Rehberi, “Harem Savunması” kavramının İran halkı ve toplumunda köklü bir anlayış haline geldiğini belirterek, bu uğurda fedakârlık edenlerin kanlarının asla boşa gitmediğini vurguladı.

Konuşmasında, Harem Savunması’nın toplumun en değerli evlatlarını harekete geçirdiğini ifade eden İmam, şu değerlendirmelerde bulundu:

‘Harem Savunması’ kavramı, halkımızın kalbinde öyle bir yer edindi ki en kıymetli canlarımız bu uğurda kendilerini feda etmeye hazır oldular. Bu yolda temiz kanlar aktı, aziz canlar verildi.”

Bazı çevrelerin, bölgedeki son olaylara bakarak Harem Savunması’nda verilen şehitlerin kanlarının boşa gittiği yönündeki düşüncelerini eleştiren İmam, bu tür söylemleri yanlış analiz ve büyük bir hata olarak niteledi:

“Maalesef bazıları, bölgedeki olayları doğru analiz edemedikleri ve meseleleri yeterince kavrayamadıkları için, Harem Savunması uğrunda dökülen kanların heba olduğunu söylüyorlar. Ancak bu, büyük bir yanılgıdır. O kanlar asla zayi olmadı.”

İmam Hamaney, Harem Savunması’nın yalnızca bölgesel bir mesele olmadığını, aksine İslam ümmeti ve mukaddesatın korunması için evrensel bir mücadele anlamı taşıdığını vurguladı. Bu fedakârlıkların, İslam toplumunun onurunu ve değerlerini koruma yolunda tarihsel bir öneme sahip olduğunu ifade etti.


"Harem Savunmasında Dökülen Kanlar, Büyük Bir İslamî Devrimin Teminatıdır"

Velayet Rehberi, Harem Savunması uğruna dökülen kanların asla boşa gitmediğini ve bu fedakârlıkların İslam ümmetinin geleceği için büyük bir anlam taşıdığını belirtti.

Konuşmasında, "Eğer bu canlar verilmeseydi, bu mücadele yapılmasaydı, bu büyük şahsiyetler, özellikle Şehit Kasım Süleymani, bu bölgenin dağlarında ve çöllerinde cesaretle hareket etmeseydi, bugün bu kutsal mekanlardan hiçbir haberimiz olmayacaktı. Bu konuda kesin olun." ifadesinde bulundu.

İmam, eğer bu müdahale gerçekleşmeseydi, Zeynebiyye, Kerbela, Necef ve diğer kutsal mekanların da tehlikeye gireceğinin tekrar altını çizdi.


Özellikle Samarra’daki olaylara dikkat çeken İmam Hamaney, "Samarra'da, Hazreti İmam Ali en-Neki ve Hazreti İmam Hasan el-Askari'nin (a.s.) türbeleri tahrip edildi, türbelerinin kubbesi yıkıldı. Bunu kim yaptı? Aynı tekfirci gruplar, Amerikan desteğiyle… Eğer bu savunma yapılmasaydı, o kutsal mekanların kaderi de aynı Samarra’daki gibi olacaktı." dedi.

İmam, bu mücadeledeki kahramanların, düşmana karşı güçlü bir duruş sergileyerek İslam’ın büyük değerlerinden birini savunduklarını vurguladı. "Bu büyük gerçek yalnızca kutsal mekanlar değil; o mekanların sahibidir, o büyük imamın öğretisidir." diyerek, verilen mücadelenin İslam’ın temel değerlerini koruma adına tarihi bir öneme sahip olduğunu belirtti.


"Allah Yolunda Dökülen Kanlar Boşa Gitmez"

Velayet Rehberi, Allah yolunda dökülen kanların asla boşa gitmediğini ve her birinin büyük bir manevi değere sahip olduğunu vurguladı. Konuşmasında, "Kur'an kültürüne göre, Allah yolunda dökülen her kan yerinde ve zamanında değer kazanır; hiçbiri boşa gitmez. Hamza'nın Uhud'da dökülen kanı boşa gitmedi, Kerbela'da İmam Hüseyin'in kanı da boşa gitmedi. Allah yolunda dökülen her kan önemlidir." ifadelerini kullandı.

İmam, Kur'an-ı Kerim'deki şu ayeti hatırlatarak bu görüşünü pekiştirdi: "Kim Allah yolunda savaşır, ölür veya galip gelir, biz ona büyük bir ödül vereceğiz." (4:74) diyerek, bu tür bir mücadelede yalnızca fiziksel zaferin değil, niyetin ve amacın da çok önemli olduğunu belirtti. "Bu savaşın kendisi Allah katında değerli ve anlamlıdır, bu bir ibadet olarak kabul edilir." diyerek, kazanıp kazanılmamış olmasının önemi olmadığını, ancak bu mücadelenin Allah katında kesinlikle bir karşılık bulacağını ifade etti.

Velayet Rehberi, şimdiki zamanın zorluklarına ve gerici güçlere bakılmaksızın, bu çabaların sonunda mutlaka zaferin Allah'ın takdiriyle müminlerin olacağına inandığını belirtti ve sözlerini şöyle tamamladı: "Bugün sahada hareket eden bu batıl güçlere aldanmayın; bir gün bunlar müminlerin ayakları altında ezilecekler."


"İslam Devrimi Canlı ve Güçlü Kalıyor"

Velayet Rehberi, İran İslam Cumhuriyeti'nin gücünü ve canlılığını vurgulayarak son yıllarda, özellikle "Haram Savunması" gibi olaylarda Şehit Süleymani ve arkadaşlarının gösterdiği fedakarlığın, İslam Devrimi'nin hayatta olduğunu ve sürekli olarak güçlendiğini ortaya koyduğunu belirtti. İmam, "İslam Devrimi, her zaman meyve veren bir ağaç gibidir, her zaman canlıdır. Allah'ın izniyle meyvelerini sürekli olarak verir." dedi.

İmam Hamaney, 1980'ler ve 1990'lar gibi zor dönemlerde, gençlerin savaşmak ve kendi canlarını feda etmek için nasıl mücadele ettiklerini hatırlatarak, bu gençlerin, tıpkı 1980'lerin gençleri gibi, vatan ve İslam'ı savunmak için fedakarlık yapmaya istekli olduklarını belirtti. "Şehit Hacıci, annesinin elini öperek cepheye gitmek için izin istedi. Bu, devrimin canlı ve güçlü olduğunu gösteriyor." şeklinde konuştu.

Ayrıca, dünyada birçok toplumsal hareketin başlangıçta büyük bir coşku ve canlılıkla başladığını ancak zamanla tükenip gerilediğini belirten İmam, "İslam Cumhuriyeti, kırk yılı aşkın bir süre sonra hala güçlü ve canlı. Bugün de milyonlarca genç, İslam'ı savunmak için canlarını feda etmeye hazır olduklarını söylüyorlar." ifadesinde bulundu.


Direnişin Bayrağı Hep Dalgalandı

İmam Hamaney, Harem Savunucuları'nın direniş bayrağını hala dalgalandırmaya devam ettiğini ve düşmanın, yıllarca süren büyük yatırımlarına ve harcamalarına rağmen bu bayrağı indirmeyi başaramadığını belirtti. İmam, "Lübnan'da, Filistin'de, Suriye'de, Irak'ta ve İran'da düşman hiçbir zaman direniş bayrağını indirmeyi başaramadı ve bundan sonra da başaramayacak." ifadelerini kullandı.

Direnişin Gücü ve Millî İstikrar

İmam Hamaney konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu direniş ve ulusal güç, her ülkenin belirli faktörlere dayanır ve bu faktörler korunmalıdır. Bazı ülkelerdeki büyük hatalardan biri, istikrarı sağlayan bu faktörleri ortadan kaldırmaktır. Genç ve imanlı bireyler, canlarını feda etmeye hazır olanlar, bir milletin en önemli güç kaynaklarıdır; bunları sahneden çıkarmamalıyız. Bu bizim için bir ders olmalıdır. Şükürler olsun ki burada bu durum büyük ölçüde sağlanmış durumda, ancak bazı diğer ülkeler de bu noktaya dikkat etmelidirler. Ne zaman ki bu faktörleri dışarıda bırakırlar, o zaman bölgedeki bazı ülkelerde yaşananlar gibi kaos, karmaşa ve dış müdahaleler meydana gelir."


Suriye'nin Suriyelilere ait olması gerektiğini vurgulayan İmam, "Suriye topraklarına saldıranlar, bir gün Suriyeli gençlerin gücü karşısında geri çekilecektir. Buna hiç şüphe yoktur." ifadesinde bulundu.

İşgalci, bir milletin toprağından çıkarılması gerektiğini belirten İmam sözlerini şöyle devam ettirdi: 

"Aksi takdirde çıkarılırlar. Bugün Amerikalılar, Suriye'de ardı ardına üsler kuruyorlar; kesinlikle ve hiç şüphe yok ki, bu üsler Suriyeli gençlerin ayakları altında ezilecektir.

Lübnan, direnişin simgesidir. Lübnan darbe almış olabilir, ancak eğilmemiştir, diz çökmemiştir. Düşman vuruyor, ancak 'فَإِنَّهُمْ يَأْلَمُونَ كَمَا تَأْلَمُونَ' (onlar da sizin gibi acı çekerler) diye ifade edilen gerçek var. Sonunda zafer, inancın gücüne aittir ve inanç sahipleri kazanacaktır. 

Lübnan direnişin simgesidir ve zafer kazanacaktır; Yemen de direnişin simgesidir ve zafer kazanacaktır. İnşallah, düşmanlar ve işgalciler, en başta açgözlü ve suçlu Amerika, bölge halklarından ve milletlerinden ellerini çekmek zorunda kalacak ve inşallah, zillet içinde bu bölgeden çıkacaklardır."


Daha yeni Daha eski

Popular Items